Bazıları kitap almayı…
Bazılarıysa kitaptan bir hayat kuruyor kendisine. Evde misafire ayrılıp hiç kullanılmayan odalar gibi kitaplarına odalar ayıran insanlardan bahsediyorum.
Bu kitapta anlatılan karakterler ise bunlardan hiç birisi değil. Bu karakterler kitapları için ev kiralıyorlar.
Yanlış duymadınız! Bu adamların kitap aşkı bizim anlayabileceğimiz boyutlarda değil.
Ama onları anlayamasak bile kitabın birçok yerinde kendimizden parçalar buluyoruz. Mesela şu alıntıya bir göz atın:
“Sadece çok uzak bir gelecekte bana faydası olacak kitapları, genel okuma çizgimin dışında kalanları ve bir kez okuyup da bir daha yıllar boyu, belki de hiçbir zaman kapağını bile açmayacaklarımı neden evde tuttuğumu defalarca sordum kendime.”
Kitabın ismi: Kâğıt Ev.
İsminin romanla ilişkisini kitabın sonlarında biraz da şaşırarak öğreneceksiniz. Kitap bibliyofil olan birkaç karakterin etrafında dönüyor. Konu aşk ve kitaplar.
89 sayfalık bir öyküden oluşan bu kitap bana zaman zaman Boris Vian’ın Günlerin Köpüğü kitabını hatırlattı. Günlerin Köpüğü kitabında Chick’in kitaplara olan aşırı düşkünlüğü ve yine sürrealist öğeler barındırması iki kitabı ortak paydada birleştiriyor.
“Biz okurlar sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için,” cümlelerini okuduğumda içimden “işte ben!” dedim mesela.
Alıntılardan yola çıkarak kitabı sizde kendinize yakın hissettiyseniz severek okursunuz. Lakin sürrealist öğeler ve hatta kitaplara olan sürrealist tutku sizi rahatsız ederse kitabı daha başlarında bırakırsınız.
Sözün özü herkesin sevebileceği türde bir kitap olmadığını düşünüyorum.
Not: Sağ üst köşede bir anket hazırladım. Zaman ayırıp cevaplarsanız çok mutlu olurum. (2 şık birden işaretleyebilirsiniz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder