Google

13 Ocak 2016 Çarşamba

Bekara Karı Boşamak Kolay Gelirmiş!

Zannediyorum ki çocukken anne babası evden gider gitmez, eller havaya moduna geçen sadece biz değilizdir.

Çocuk psikolojisi nasıl bir şeyse artık, annemle babam evden çıkıp gittiğinde ev gözümüze bir başka gözükürdü. Sanki evin duvarlarında "Ey Özgürlük" şarkısı yankılanırdı. Evvela anne babamın odasına girip çekmecelerini karıştırırdık. Bakın şimdi düşünüyorum da ne ayıp Yarabbi! Ve annemle babam ne kadar şahane ebeveynmiş ki bizi eve gelince iyi bir dayaktan geçirmezlerdi. Bekâra karı boşamak kolay gelirmiş atasözünü hesaba katarak şu söylediğimi mazur görün ama benim çocuklarım çekmecelerimi karıştırsa bir temiz döverim haha! Yine dayak cennetten çıkma diyen atalarımızın kulakları çınlasın, ben -terlik haricinde- sopa yemeden büyümüş biri olarak anne babam gibi olamam. 

Bunu diyen kişi yeğeni ağzını büzüp ağlayacak olsa ondan önce ağlamaya başlıyor.

Annenle babanın çekmecelerinden ne istiyordunuz, neden karıştırıyordunuz, diye sorarsanız babam çok sık yurtdışına gittiği için envaı çeşit çikolata ve abur cubur olurdu. Ben ise bir çikolata manyağı idim. 3 yaşlarında çukudu çukudu diye başlayan bu sevdam katlanarak devam ediyor, ama gelin görün ki ürtikerim yani alerjim olduğu için de ölçüyü kaçırmamam gerekiyordu. İşte cefakâr annem de benden çikolataları kaçırmak adına çekmecelerini sığınak yapıyor, lakin beni durdurmak mümkün olmuyordu.



Evden annem gider gitmez ben çikolataları, abim ise elektronik aletleri sökme, kurcalama ve bunları bozma hobisi olduğundan hesap makinası, radyo, saat, cep bilgisayarı gibi söküp takabileceği aletleri aşırmak için çekmecelere dadanıyorduk.

Eğer evde abim de yoksa hemen apartmandaki arkadaşlarımdan birini çağırırdım. Telefon sapıklığı yapmak, arkadaşlarımıza telefonda şarkı dinletmek – ev telefonumuz vardı o zamanlar- 166’yı arayıp telefonda masal dinlemek annemler evde yokken yaptığım yaramazlıkların başında gelirdi.

Ara not: Bizim jenerasyon için 166 masal servisinin yeri başkadır. Cep telefonu ve internetin olmadığı o güzel zamanlarımızda bu servis en teknolojik hadiselerden biriydi. Birçok çocuk bu servisi aramak için anne babasının evden gitmesini beklerdi. Çünkü dakika başına epey pahalıya gelen, telefon faturasını kabartan bir uygulamaydı. Bu servisin en sinir tarafı ise aradığınız zaman genelde masalın ortasından başlamasıydı. Masalın başını kaçırdığınız için anlayamaz, bir süre sonra kapatırdınız. 

Bunlardan hiçbiri olmazsa yanıma birkaç gofret alarak ayağımı kalorifere dayamak kumandayı ele geçirip zaping yaparak Yeşilçam filmi bulmak, evde yalnızken yapmayı sevdiğim aktivitelerin başında gelirdi. Ayağımı kalorifere dayardım çünkü çorap giymeye çok üşenirdim. Şimdi çorap üzerine birde pandiflerimi giyiyorum. Çocukluğum beni görse muhtemelen ağlardı.

En büyük yaramazlık ise abimle evde kaldığımız bir gün arkadaşı babama bir miktar dolar bıraktı. Artık borcu mu vardı başka bir hesapları mı vardı orasını hatırlayamıyorum. Bu tomar halindeki parayı abim sayıp oynuyordu. Bende sayayım diye istediğimde ise vermedi. Hayatının hatasını yaptı tabi. Ben o kadar hırslandım ki, abim parayı annemlerin odasına bırakınca gidip içinden bir miktarını yırtıp buruşturup aynanın arkasına sakladım. O zamandan beri paraya kıymet vermiyorum. :P

Annemler eve gelip parayı sayıp da eksik olduğunu anlayınca evde hummalı bir arayış başladı. Ben önce hiç sesimi çıkarmadım. Epey aradılar ama sonra itiraf ettim. Hayret beni yine dövmediler. Ne iyi anne babam var ben olsam kesin döverdim. Geçen gün Şahan Gökbakar Instagram'da bu fotoğrafı paylaşınca aklıma bunlar geldi.

Benim abimle aramda 6 yaş olduğu için uçuk kaçık yaramazlık anılarımız yok. Ama eminim sizin anne babanız evden gittiğinde yaptıklarınız hakkında çok eğlenceli anılarınız vardır. Yazarsanız severek okurum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder