Birinci kısmını buradan ikinci kısmını ise şuradan okuyabilirsiniz.
Bugün yazılara biraz ara verip sizden gelen gerçek görücü usulü hikayelerden birini paylaşacağım.
Hikaye Yan Gel Yat Üniversitesi bloğunun şahane sahibesinin anne ve babasına ait. Sizin hikayelerinizi de dinlemek isterim dediğimde hikayesi ilk yollayan kişiydi. Çok teşekkür ediyorum.
Araya kendi yorumlarımı kattığım hikaye şöyle;
Annemle babam aynı köydenmiş ama babam İstanbul'da yaşıyormuş.
Köye gittiklerinde annemin üvey abisi dedeme gelin kardeşimi isteyin, demiş.
Bana gelen hikayelerde ve benim duyduğum bir çok hikayede buna rastladım: Evde üveylik varsa veya eve gelin gelmiş ve görümceyi artık evde istemiyorsa gelin bizim kızı alın vakıası sıkça yaşanıyor.
O zamana kadar ne annem babamı ne de babam annemi görmüş. İstemeye gittikleri akşam elektrikler yokmuş ve mum ışığında istemişler. Babam anlatırken dalga geçer, "tülbendini gözlerinin üstüne çekmiş, zaten elektrik yok, mum ışığında yüzünü bile göremedim" der.
Annem evlenmek istemiyormuş, abisinin zoruyla olmuş, o akşam da ağlamaktan gözleri şişmiş, tülbent o yüzden öyle gözlerinin üstündeymiş.
Elektriğin kesilmesi de işine gelmiş. Ama evlendikten sonra hiç pişman olmamış, çok sıkıntı çekmelerine rağmen, yine dünyaya gelsem yine aynı adamla evlenirim der. :)
Benim annem babamın evlilik macerası da böyle. :)
Hikaye beni çok etkiledi. Yüzünü bile görmediği bir kadınla evlenen adam, evlenmek istemediği için yüzü gözü şişen bir genç kız ama yıllar süren "iyikilerle" dolu bir hayat...
Şimdi bu hikayelerden sonra bizler bir yerde hata yapıyoruz ama nerede onu düşünüp duruyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder