Kitap diğer Haruki kitaplarından farklı olarak kısa kısa toplam 7 öyküden oluşuyor.
Daha önce yazarın herhangi bir kitabını okuduysanız kendine has tarzı ile kaleme aldığı bu öyküler de diğerleri gibi buram buram Haruki Murakami kokuyor.
Yani; yalnızlık teması öne çıkıyor, hikâyeler erkek karakterlerin ağzından anlatılıyor, okurken duygular yakın ama karakterlere karşı bir mesafeniz var gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Yazarın acayip, gerçek ve sarsıcı tespitlerine karşı ona olan hayranlığınız artıyor. Kitabın satırlarının arkasında hep fon müziği çalıyor. İmkansızın şarkısında olduğu gibi yazar bu kitabında da müzik sevgisini hikayelere verdiği isimlerde, hikayelerin temalarında sıklıkla hissettiriyor.
Tüm bunlara rağmen yine yazar kendi tarzından ödün vermeyerek hikâyelerinin sonunu havada bırakıp eksikleri tamamlamak üzere okuyucusunun hayal gücüne güveniyor.
Kitaptan bazı öykülere bayıldım. Bazı öyküleri ise zorlanarak okudum. Öyküleri; geçmişinde ya da şimdi bir kadına hata yapıp sonrasında yalnızlığa mahkûm olan erkeklerle, bir kadının hatasının kurbanı olan yalnız erkeklerin iç hesaplaşmaları oluşturuyor diyebilirim.
Genel itibarı ile en az sevdiğim Haruki kitabı olmakla beraber, sevmediğim bir kitap olduğunu asla söyleyemem. Çünkü yazarın tarzına bayılıyorum.
Daha önce Haruki Murakami’nin hiçbir kitabını okumadıysanız hemen herhangi bir kitabını alarak onun tarzını deneyimleyin. Kitabın sonunda ya ona hayran olup tüm kitaplarını da okumak isteyeceksiniz ya da onun kitaplarına bir daha el sürmeyeceksiniz.
Tavsiyem hemen bir kitabını okuyarak tarafınızı seçmeniz, zira eğer seven tarafta yer alırsanız daha önce okumadığınız için üzüleceksiniz.
Yazarın diğer kitapları hakkındaki yorumlarım için:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder